Kırşehir Halk Müziği
Ekmek, yetiştirme şeklinde lügat anlamları olan kültür, muhtelif disiplinlere nazaran oldukca değişik tanımlanmaktadır sadece en genel anlamda ilişkin olduğu camianın oluşturduğu maddi ve tinsel unsurların tamamıdır. Tylor’ın da belirttiği benzer biçimde sanat ve müzik, insanın yarattığı kültürün soyut unsurlarıdır.
Kültürü etkileyen ve muhit denilen koşullar da müzik kültürünü doğrudan yada endirekt olarak etkiler. Bu bağlamda her toplumda müziğin anlamı ve tanımı farklıdır. Birçok etnomüzikolog ve antropolog, muhtelif toplumlarda bitirdikleri araştırmalarda müziğin tanımı ve yorumlanması konusunda farklı veriler bulmuşlardır. Elde edilen veriler müzik bilimcileri tarafından değişik sınıflandırmalarda değerlendirilmektedir. Bu sınıflandırmalar bağlamında dünya müzik kültürlerinde üç temel müzik türünün (türünün) olduğu görülmektedir: geleneksel müzik, internasyonal müzik ve popüler müzik. Bu üç türün ilki olan geleneksel müzik, oluşturulduğu coğrafyaya gore geleneksel sanat müziği ve halk müziği olmak suretiyle iki türe ayrılabilir.
Farklı müzikal ve sosyo-kültürel kodlar çerçevesinde mevcud müzik türleri/türleri tüm toplumlarda aynı anda olmasa da bizim ülkemizde oluşturulmakta ve sunulmaktadır. Halk müziği, bu çalışmada incelenen ve “halka ait, halk tarafınca benimsenen, ağızdan ağza yayılan, basit ve kolay anlaşılır ve sıklıkla tek sesli” olarak tanımlanan halk müziğidir. Köken açısından tüm sınıflandırmaların en yaygın olanıdır. Modası geçmiş bir müzik türüdür.
Halk müziği, bu halk gruplarının etnisitesi ve anlamı içinde mahalli bir çerçevede oluşturulur ve bu durumlar makam, perde, melodi, ritim, biçim, çalgı, yaratım ve yorumlama özelliklerini etkiler. Halk müziğinin bu özellikleri ilişkin olduğu toplumlara/kültürlere nazaran şekillenmekte ve bundan dolayı köy ve kent halk müziği olarak sınıflandırılmaktadır.
Anadolu halk müziği, yukarıdaki genel halk müziği özelliklerini içermekle birlikte arkeolojik, antropolojik ve etnomüzikolojik bir bağlama haizdir. 2000 yılından bu yana muhtelif kültürlere ev sahipliği meydana getiren Anadolu Yarımadası’nda oluşturulmuş çağdaş halk müziğidir. Onun ezgilerinde de görülen büyük bir yapı ihtiva eder.
Türkiye’de iki ana geleneksel müzik türünden kabul edilen halk müziği, formlar, genellikle uzun ve kötü hava koşulları açısından yedi coğrafi bölgeye bakılırsa sınıflandırılmaktadır. Daha spesifik olarak – bu araştırmada olduğu şeklinde – bölgelere göre etnomüzikolojik bağlamda incelenmiştir. Kırık havanın sözlü olanları daha oldukça türkü olarak adlandırılır, ancak örneğin kelime bağlamına yada bölgeye bağlı olarak Avrupa’da kullanıldığı için kiosk veya hava (hava) olarak da adlandırılır.
Anadolu halk müziğinin sözlü ezgilerinin seslendirilmesinde mahalli dil, lehçe, lehçe ve tüm bunlardaki ‘yerel şarkı söyleme tarzı’ şeklinde özellikler önemlidir. Sözlü seslendirmenin bu özellikleri, bir ezginin hangi bölgeye ait olduğunu belirleyen mühim kodlardır. Diğer bir seslendirme seçimi ise “seviye” denilen enstrümanların akort edilmesi ve stil ismi verilen yerel çalım teknikleridir.
Yazılı bir kültür olmayan ve kulaktan kulağa yayılan halk müziği ezgileri, yetişmiş müzisyenler ve etnomüzikologlar tarafından şairler, âşıklar veya çeşitli yörelerden kişiler tarafından derlenip notaya alınır. Bu bağlamda Anadolu halk müziğinin ilk derlemeleri 17. Yüzyılda Anadolu’dan İstanbul’a gelen âşıklar ve Bektaşi tekkeleri tarafınca yapılmıştır. Ali Ufkî Bey (Albert Bobowski) tarafından yapılmış ve kaydedilmiştir.