Solfej Eğitimi
Tarihsel inkişaf sürecinde müziğin ait olduğu dönemin sosyo-kültürel birikimlerine bağlı olarak sözlü ve bellek geleneğinin yazılı kültüre dönüşmesi, müzik ve müzik estetiğini ele alış biçimi müziğin kurallarını değiştirmiştir. Nota, müzik oluşturmadaki etkinliği artırmanın ve gelişmiş müzik yapılarının oluşmasını sağlamanın yanı sıra sözlü geleneğin dar kalıplarını kırarak dini, seküler ve kırsal müzik arasındaki sınırları ortadan kaldırmıştır. Akılcı temellere dayanan müzik sanatını geliştirdi.
Müzik yazarlığının ortaya çıkışı, müzik teorisinin yanı sıra beste ve yorum öğretimini de zorunlu kılmıştır. Müziğin kalıcı olması ve dolayısıyla tekrarlanması ve aktarılması için yazıya duyulan ihtiyaç üstüne yapılan uygulamaların tarihsel süreçte; Toskana’daki Arezzo Katedrali’ndeki Rahip Guido d’Arezzo, 11. Yüzyılda tek satırlık dizeye üç satır ilave ederek notları dört satırlık bir sisteme yerleştirdi. Altı meşhur gamının her notası için; Onlara ut, re, la, mi, fa, sol, la dedi. Notlar bir satıra yada bir aralığa sabitlenmezler, dolayısıyla göreli bir metin oluştururlar. Yarım perde her yere gidebilir. Tuşlarla sesleri düzeltmek mümkündü.
Ilk başlarda fa tuşu ve yarım perde (fa-mi) en üst sıraya yerleştirildi. Daha sonrasında do tuşunun (do-si) yarım perdesi aynı yere sabitlenmiş ve sesler bir beşli tarafınca yukarı çekilerek 1.5 oktavlık bir genişleme sağlanmıştır. Bu icattan önce ezgiler ağızdan ağza yayılarak ezbere öğrenilir ve nöm yazımı ile bir nevi hafıza desteği sağlanırdı. Bu büyük buluş ile çok sesli müziğin yaygınlaşması için lüzumlu altyapı sağlanmıştır. Bu büyüme, Avrupa müziğine Doğu kültürlerinin vokal geleneklerine bakılırsa bir avantaj sağlamış oldu. 12. Yüzyıldan itibaren Hıristiyan dünyasındaki tüm Gregoryen ezgilerde kare nota formları ve dört satır yaylar etken olmuştur. Bu stile ‘Roma koro notasyonu’ ismi verildi.
Beşinci satırın dizeye eklenmesi ve nota adlarına si (ti) eklenmesiyle günümüz sistemi ortaya çıkmıştır. Fa ve Do tuşlarının birleştirilmesiyle ortak tuş (Sol tuş) olarak kullanılmaya başlandı. 3 Kindi’den bu yana, Türk ve Doğu müziğinde farklı besteciler ve müzikologlar nota sistemleri geliştirmişlerdir. Ancak, öteki besteciler tarafından benimsenene kadar sürmediler. Türk müziğinde notanın asıl yaygın ve etkili kullanması ilk defa Hamparsum notası ile olmuştur.
17. Yüzyılda solfej, İtalyan ustalar tarafından öğrencilerin vokal çevikliğini ve dekoratif sanatlarını geliştirmek ve geliştirmek için metinsiz eserler yaratmak için devam etti. Bu vokal “ricercare” genellikle basit iki parçalı polifoninin şarkı söylemesiyle ilişkilendirildi. Bu dönemde çoğunlukla rüşvet verilmesine karşın yeni solfejler nadiren verilirdi. 18. Yüzyılda Paris Konservatuarı tarafınca solfej çalışmasının keşfi, müfredatın temeli olarak kabul edildi. Solfej, 19. Asır süresince müzisyenler tarafından dizgesel olarak geliştirildi. Fransızların İtalyan öğrenim yöntemlerine olan ilgisi solfejin tüm Paris’e yayılmasına niçin oldu. 20. Yüzyılda durağan do ve seyyar do eğitiminin verildiği okullarda farklı solfej teknikleri gelişmeye süre gelmiştir.