Sinema Ve Müzik

Herhangi bir sanat eserinin onu çevreleyen tarihsel, toplumsal ve ekonomik koşullardan bağımsız olarak düşünülemeyeceği ve o sanat eserinin benzersizliğinin bulunduğu koşullarla alakalı olduğu yaygın olarak kabul edilen bir fikirdir. Sinema öteki sanatlara göre tarih, topluluk, iktisat, teknoloji gibi unsurlarla çok daha direkt bir etkileşim içindedir. Sinema, içinde bulunduğu yüzyıla tanıklık eden, farklı coğrafyaları ve insanları bir araya getiren, film arşivleri ile toplumların görsel hafızasını meydana getiren, gelecek tasarımlarını geniş kitlelerle paylaşan bir sanat dalıdır.

 

Filmin dili, yapımcıların değişik eylem aşamalarını gösteren küçük görüntülerin rastgele bir araya getirilmesi arasındaki farkı ve bu imaj dizilerinin birbiriyle ilişkili olabileceği fikrini kavramasıyla hayata merhaba dedi. Sinemanın görsel bir iletişim aracı olarak açınma tarihi, film dilinin gerçekliği kavrama yeteneğine direkt bağlıdır. Ancak sürekli değişen bir kavram ve bir idrak etme biçimidir.

 

Sinemanın tarihi ancak bir yüzyılı kapsar, karmaşa ve zengindir. Sinema, öteki tüm sanatlardan daha çok, her yerde ve popüler doğası nedeniyle toplumsal sözleşmedeki değişimleri yansıtır. Aşağıda açıklanan sekiz devrin her birinin kendi tutarlılığı vardır. Bu dönemlerin güzel duyu ayrımlarla tanımlanma eğilimindeyken, daha oldukca ekonomik gelişmelerle tanımlandığını belirtmek ilginçtir. 1896 ve 1912 yılları içinde beyazperde tam ekonomik kıymeti olan bir sanat halini aldı. Bu devrin sonu uzun metrajlı filmin ortaya çıkmasıdır.

 

1913’ten 1927’ye kadar olan dönem, sessiz beyazperde sürecini içerir. 1928 ve 1932 yılları arasında dünya sineması bir geçiş dönemindeydi. Bu devre bizim için estetik açıdan ilginç olmasa da, beyazperde bu zamanda mühim bir ekonomik ve teknolojik aşama olarak karşımıza çıkmaktadır. 1932’den 1946’ya kadar olan devre Hollywood’un ‘Altın Çağı’ydı. Bu vakit zarfında, filmler muazzam bir ekonomik başarı yakaladı.

 

İkinci Dünya Savaşı’ndan derhal sonrasında beyazperde, televizyonun meydan okumasıyla yüzleşmeye başladı. 1947 ile 1959 arasındaki yıllar, büyüyen bir enternasyonalizme karşılık eden bu tepki ile karakterize edilir. Ekonomik olarak olmasa da güzel duyu olarak Hollywood artık baskın güç değildi. 1960’ların başlangıcında Fransa’da Yeni Dalga’nın ortaya çıkışı, sinema tarihinde yedinci dönemin başlangıcına işaret eder. Teknolojik yenilikler, film ekonomisine yeni yaklaşım ve sinemanın politik ve toplumsal değerinin yeni anlamı, Doğu Avrupa, Latin ABD, Afrika, Asya ve hatta Amerika Birleşik Devletleri’nde birçok ‘Yeni Dalga’ doğurdu. Devletler ve Batı Avrupa.